Orta Cağ

 
 

ORTA ÇAĞ AVRUPA TARİHİ(375-1453)


 
A-FEODALİTE:

 
        Feodalite,orta çağ Avrupa tarihinde görülen siyasi bir yönetim biçiminin adıdır .Feodalite, Hun Türklerinin 375 tarihinde başlattığı kavimler göçünden sonra ortaya çıkmıştır.Hunların önünden kaçan barbar kavimler, Roma İmparatorluğunun 395 tarihinde doğu ve batı olarak ikiye ayrılmasına sebep oldu.Batı Roma bu kavimler göçünün sonucunda yıkıldı(476).Batı Roma topraklarında kurulan barbar krallıkları sosyal düzeni sağlayamadılar.Halkın mal ve can güvenliğini sağlayamadılar.Bu ortamda halk mal ve canını korumak için yerel güçlerin etraflarında toplanmaya başladı.Bu yerel güçlere Senyör denilirdi.IX.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa’da Macarlar ve Normanların saldırılarına karşı Senyörler hırıstiyanlığın koruyucusu olarak ortaya çıktılar.Kilisenin desteğini kazandılar.Feodalitede, koruma altına girene “Vasal”korumayı kabul eden Senyöre “Süzeren”denirdi. Vasal ve Süzeren ilişkisi İncil üzerine yemin edilerek kurulurdu.Senyörler etrafı sağlam surlarla çevrili Şatolarda otururlardı.Krallar top icat edilene kadar şatoları ele geçiremedikleri için Feodaliteye son veremediler.

 
          Feodalite ilk olarak Fransa’da merkezileşti.Daha sonra tüm Avrupa’ya yayıldı.Feodalitenin birinci önemli özelliği kralın yetkilerinin çok sayıda derebey tarafından paylaşılmasıdır.Diğer önemli özelliği ise derebeyin hem toprağın hem de toprağı işleyen çiftçinin sahibi olmasıdır.Derebeyler isterlerse bir köyü halkı ile birlikte satabilirlerdi.Çiftçiler toprakları Senyörler adına işlerlerdi.

 
Feodalite düzeninde halk değişik sosyal sınıflara ayrılmıştı.Bunlar şunlardı:

 
  • Asiller
  • Rahipler
  • Burjuvalar
  • Köylüler ve köleler

 
      Bu sosyal sınıflar arasında eşitlik yoktu.Asiller geniş topraklara sahipti.Orduda komutan olmak ve devlet yöneticisi olmak onlara ait bir ayrıcalıktı.Ancak vergi vermezlerdi.Rahiplerde ayrıcalıklı bir sınıftı.Kilisenin geniş toprakları vardı. Rahipler vergi vermezler ve askerlik yapmazlardı.Burjuvalar;şehirlerde yaşarlar,sanat ve ticaretle uğraşırlardı.Vergi verir ve askerlik yaparlardı.Ancak devlet yönetimine katılamazlardı.Köylülerin bir kısmı hür bir kısmı ise köle idi.Köylüler her türlü angarya işleri yaparlardı.Soyluların topraklarını işlerlerdi.Vergi verirler,askerlik yaparlar ancak devlet yönetimine katılamazlardı.

 
       Feodalite rejimi Haçlı seferlerinden sonra zayıfladı.Haçlı seferlerine katılan feodal beylerin bir çoğu öldü.Ölmeyenlerde ya paralarını yada Şövalye denilen askerlerini kaybederek Avrupa’ya döndüler.Bu durumdan yararlanan krallar Feodal beyliklere son vermeye başladılar.Barutun ateşli silahlarda kullanılması ve topun icadı yeni çağ başlarında feodalitenin tamamen çökmesine sebep oldu.Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi Avrupa’da feodalitenin tamamen yıkılmasına sebep oldu.Dünyanın en güçlü surlarının topla yıkıldığını gören Avrupa kralları,Şatoları yıkarak feodaliteye son verdiler.

 
UYARI: Orta çağda Avrupa’da görülen feodalite Türk-İslam devletlerinde yaşanmamıştır . Sebepleri;Türk devletlerinde merkezi otoritenin güçlü olması,toprağın mülkiyetinin devlete ait olması ve bağımsız yargının varlığıdır.Avrupa köylüsü köle iken Türk köylüsü hürdü. Haksızlığa uğrayanlar mahkemelere başvurabiliyordu.Kanunlar karşısında herkes eşitti.Türk devletlerinin uyguladığı “Miri Arazi”sistemi feodal düzenin gelişmesini önlemiştir.

 
Feodalitenin yıkılmasında,haçlı seferleri ve barutun ateşli silahlarda kullanılması etkili olmuştur.Bu düzen ilk olarak Fransa’da yıkılmıştır.

 

 

KİLİSE VE PAPALIK

 
        Hıristiyanlık dini Roma topraklarında doğmuştu.Hıristiyanlığı Z İsa’dan sonra kendisine ilk inananlar( on iki havari) tarafından Roma topraklarında yayıldı.Bu din insanlara eşitlik vaat ettiği için öncelikle köleler sınıfı arasında yayıldı.Roma yönetimi bu dine karşı sert tedbirler aldı.Hıristiyanlığı benimseyenler katliamlara uğradı.Sonunda Roma devleti“Milano Fermanı”ile Hıristiyanlığı serbest bıraktı(314).Hıristiyanlık,381 tarihinde Roma İmparatorluğunun resmi dini olarak kabul edildi.Putperestlik yasaklandı.

 
        HZ. İsa’nın havarilerinden “Aziz Petrus” Roma kilisesinin kurucusudur.Roma Kilisesinin liderine Papa adı verildi.Roma devleti kiliseye geniş ayrıcalıklar verdi.Din adamları vergilerden muaf tutuldu.Kilise bağışlar yoluyla geniş topraklara hakim oldu.Kilisenin büyük servetlere sahip, olması Hıristiyanlığın tüm dünyaya yayılmasında etkili oldu.

 
       Roma kilisesi ile doğu kiliseleri Hıristiyanlığı farklı yorumladılar.Doğu kiliselerinin en büyüğü İstanbul’da bulunuyordu.İki taraf arasında başlayan anlaşmazlık farklı mezheplerin doğmasına sebep oldu.Roma kilisesi “Katolik Mezhebini” oluşturdu.Doğu kiliseleri “Ortodoks Mezhebini”oluşturdular.Katoliklerin lideri Papa, Ortodoksların ise Patrik adını taşıyordu.Her iki mezhebin adı doğru inanç manasına geliyordu.Hıristiyanlıktaki parçalanma 11.yüzyılda kesinleşti.

 
       Katolik kilisesinin lideri Papalar 9.yüzyıldan itibaren krallara taç giydirmeye başladılar.Bu uygulama papanın siyasi bir güç haline geldiğini gösterir.Papaların Haçlı seferlerini düzenletmeleri,kralları Aforoz etme yetkisine sahip olmaları ve kilisenin geniş topraklara hakim olması, siyasi güce sahip olmaları ile ilgilidir.

 
      Orta Çağda kilise, sosyal ve kültürel hayata da hakim olmuştu.Okullarda öğretmenlik görevini Rahipler yapıyorlardı.İncil İbrani dilinde yazıldığı için insanlar dini bilgileri ancak din adamlarından öğrenebiliyorlardı.

 
C-SKOLASTİK FELSEFE

 
       Orta çağ kilise felsefesidir.Bu felsefede, İncil ile Yunan Filozofu Aristo’nun görüşleri uzlaştırılmaya çalışılmıştır.Bütün doğrular İncil de aranmıştır.Skolastik Felsefe;deney,gözlem araştırma ve inceleme metotlarını yasaklamıştır.İnsan aklı ile doğruların bulunmasına karşı çıkılmıştır.İncil de olmayan düşüncelerin savunulması yasaklanmıştır.Bu yasaklara uymayanlar sert şekilde cezalandırılmıştır.Buruno adlı bilim adamı, dünyanın döndüğünü savunmasından dolayı yakılarak idam edilmiştir.

 
       Skolastik felsefe, haçlı seferlerinden sonra kilise ve din adamlarına duyulan güvenin zayıflaması ile yıkılış sürecine girdi.Rönesans hareketleri sonucunda tamamen yıkıldı.

 
UYARI: Skolastik Felsefenin akılcı düşünceyi yasaklaması, Avrupa’nın orta çağda bilim ve sanat alanında geri kalmasına sebep olmuştur.Orta çağda İslam dünyasında, akılcı düşünce benimsenmişti.Bilim adamları araştırmalarında deney ve gözlem metodunu kullanıyorlardı.Gazneliler döneminde yaşayan “Biruni” Gazne şehir meydanına yerleştirdiği küre üzerinde Astronomik araştırmalar yapıyordu.İslam uygarlığı orta çağın en ileri uygarlığı idi.Avrupa Skolastik felsefeden kurtulduktan sonra günümüz batı uygarlığını meydana getirmiştir.Akılcı düşünce ve fikir hürriyetinin olmadığı ortamlarda bilimin gelişmesi mümkün değildir.

 

 D-MAGNA CARTA(BÜYÜK ŞART)

 
       İngiliz kralı “Yurtsuz John”soyluların topraklarına el koydu.Bunun üzerine soylular birleşerek krala savaş açtılar.Kral soylular karşısında başarılı olamadı.Soyluların Magna Carta adı verilen şartlarını kabul etti(1215).Buna göre;

 
  • Kral soyluların topraklarına dokunmayacak ve onların yöneticilik haklarını kabul edecekti.
  • Kralın yanında halk temsilcilerinden oluşan mecliste yönetimde söz sahibi olacaktı.
  • Kral meclisin onayı olmadan yeni vergiler alamayacaktı.
  • Kral keyfi olarak kimseyi cezalandıramayacak ve sürgüne gönderemeyecekti.

 
Magna Cartanın önemi:

 
-Magna Carta İngiltere’de demokratikleşmeye atılan ilk adımdır.

 
-İlk defa kralın yetkileri kısıtlanmış ve merkezi otorite sarsılmıştır.

 
-Anayasal devlet sistemine ilk adım atılmıştır.Kanunların kraldan üstünlüğü kabul edilmiştir.

 
-İlk defa insan hakları kavramı gündeme gelmiştir.

 
-İngiltere’de Meşrutiyet idaresine geçilmiştir.Lordlar(Soylular) ve Avam(Halk)meclisleri yönetimde söz sahibi olmuşlardır.

 
       Magna Carta İngiltere’ye bir anda Demokrasi getirmedi.Demokrasi için başlangıç oluşturdu.1295 tarihinden sonra halk temsilcileri yönetimde söz sahibi oldular.

 
E-YÜZ YIL SAVAŞLARI:

 
        1337-1453 Tarihleri arasında İngiltere ile Fransa arasında yaşanmıştır.Savaş İngiltere’yi yöneten hanedanın , Fransa’daki bazı feodal beylikler üzerinde hakimiyet kurma politikasından kaynaklanmıştır.Hanedanların üstünlük kurma mücadelesidir.Savaşın ilk dönemlerinde İngilizler üstünlük sağladılar.Jean Deark adlı Fransız kızının başlattığı mücadele Fransızların ulusal duygularını harekete geçirdi.Fransızlar sonunda İngilizleri ülkelerinden uzaklaştırdılar.

 
        Yüz yıl savaşlarını kazanan Fransız kralı ülke içerisinde gücünü artırdı.Feodaliteye son vererek ülkenin tek hakimi haline geldi.Fransa’da yeni kurulan yönetim şekline “Milli Monarşi”denir.Milli Monarşi daha sonra tüm Avrupa’ya yayıldı.İngiltere’nin yüzyıl savaşlarında yenilmesi “Çifte Gül Savaşları” denilen iç mücadelenin çıkmasına sebep oldu.

 

 UYARI: Yüzyıl savaşlarında ilk defa top kullanıldı.Yüzyıl savaşları Osmanlıların Avrupa’da ilerlemesini kolaylaştırmıştır.Bu savaşlar Feodalitenin yıkılışına etki yapmıştır.Fransa’da milli duygunun gelişmesinde etkili olmuştur.Yine bu savaşlar Barut ve topun öneminin anlaşımsına sebep olmuştur.

 
F-HAÇLI SEFERLERİ(1096-1270):

 
Orta çağda Hırıstiyan Avrupa devletlerinin, İslam dünyasına karşı gerçekleştirdiği askeri saldırılara verilen addır.Avrupa’dan İslam dünyasına gelen askerler, elbiselerine ve silahlarına haç işareti takıyorlardı. Haçlı seferleri denilmesi bu olaydan kaynaklanmıştır.Haçlı seferleri orta çağın en önemli olayıdır.Dünya tarihinin ise on önemli olayından birisidir.Haçlı seferleri çok önemli sonuçlar meydana getirmiştir.

 
Haçlı Seferlerinin Sebepleri:

 
a)Dini sebepler:

 
*Hıristiyanların kutsal olan Kudüs’ü Müslümanlardan geri almak istemeleri
*Katolik kilisesi lideri Papanın, haçlı seferlerinden yararlanarak doğu Hıristiyanlarını denetim altına almak istemesi 
*Kluni tarikatının Hırıstiyanları Müslümanlara karşı kışkırtması
*Dört Halife döneminden beri; İslam dininin, Hıristiyan coğrafyasında yayılmasının yarattığı gerginlik.

 
UYARI: Haçlı seferlerinin en önemli sebebi,Kudüs’ü Müslümanlardan geri alma düşüncesidir.Kudüs’ü ziyaret edecek her Hırıstiyanın günahlardan kurtulup cennete gideceği inancı Hırıstiyanları etkilemiştir.

 
b)Siyasi Sebepler:

 
*Avrupa krallarının doğuda yeni topraklar kazanarak güçlerini artırmak istemeleri

 
*Malazgirt savaşından sonra Anadolu’yu Selçuklulara bırakmak zorunda kalan Bizans İmparatorluğunun Papadan yardım istemesi.Türkleri Anadolu’dan atma düşüncesi.

 
*Avrupa’da oturacak taht bulamayan soyluların doğuda feth edilecek topraklarda hükümdar olmak istemeleri.

 
UYARI: Türklerin Anadolu’yu fethi Avrupa’da tepki ile karşılanmıştı.Bizans Hırıstiyanlığın doğudaki kalesi olarak görülüyordu.Türklerin Anadolu üzerinden Avrupa’ya yürümelerinden korkuluyordu.Anadolu’yu feth eden Türklerin Müslüman olması, haçlı seferlerinin başlamasında yakın sebebi oluşturdu.

 

 c)Ekonomik sebepler:

 
      Orta çağda Avrupa ülkeleri yoksuldu.İslam dünyası zengindi.İpek ve Baharat yolları Müslümanların elinde idi.İslam dünyasında yaşanan ekonomik zenginlik Avrupa devletlerinin doğuya yönelmelerine sebep oldu.Amaçları İslam dünyasının zenginliklerini ele geçirmekti.

 
UYARI: Haçlı seferleri ile Coğrafi keşiflerin ekonomik sebebi aynısıdır.Her iki olayın amacı doğunun zenginliklerini ele geçirmektir.

 
Haçlı seferlerinin başlaması ve gelişimi:

 
       Haçlı seferleri, Bizans İmparatoru Aleksi’nin Selçuklulara karşı papadan yardım istemesi ile başladı.İslam dünyasına karşı sekiz büyük sefer yapıldı.İlk dört seferin önemli sonuçları oldu.Daha sonraki seferlere katılım gittikçe azaldı.Haçlılar önemli bir başarı elde edemediler.

 
      Haçlı seferlerinin başladığı sırada İslam dünyasının en büyük devleti B.Selçuklulardı.Anadolu’da Türkiye Selçukluları, Mısırda ise Fatımiler bulunuyordu.Haçlı seferleri başladığı sırada B. Selçuklular Melik şahın ölümünden sonra başlayan taht kavgalarını yaşıyordu.Türkiye Selçukluları da henüz tüm Anadolu’ya hakim olamamış ve yeterince güçlenememişti.Bu durum haçlıların 1.seferde İslam dünyasına yerleşmelerine sebep oldu.Haçlılarla mücadele Türkiye Selçuklularının üzerine kaldı.B.Selçuklular başarılı olamadılar.

 
1.Haçlı Seferi(1096-1099):

 
       Haçlılar “Keşiş Piyer” öncülüğünde Fransa’dan yola çıktılar.Geçtikleri ülkelerden katılanlarla sayıları 600.000 ulaştı.Haçlılar İstanbul’a gelince Bizans İmparatoru ile bir anlaşma yaptılar.Buna göre;Bizans haçlılara her türlü yardımı yapacak, haçlılarda Anadolu da alacakları yerleri Bizans’a vereceklerdi.

 
Haçlılardan Anadolu’ya ilk geçenler Selçuklu şehzadelerinden Kulan Arslan tarafından yok edildiler.Haçlılar Selçukluların başkenti İznik’i kuşattılar.Sultan 1.Kılıç Arslanla haçlılar arasında şiddetli savaşlar yaşandı.İznik haçlıların eline geçti.1.Kılıç Arslan çok kalabalık ve zırhlı olan haçlıları meydan savaşında yenemeyeceğini anladı.Danişmendliler beyi Ahmet Gazi ve Kayseri Emir-i Şehzade Hasanla ittifak yaptı.Türk liderler haçlılara karşı vur kaç taktiği ile savaştılar.Onları Çukurova’ya kadar takip ettiler.Ancak haçlıların Anadolu’dan geçmelerine engel olamadılar.Haçlılar Antakya ve Urfa’yı ele geçirdiler.1099 yılında Fatimiler’den Kudüs’ü aldılar.Kudüs de 75.000 İnsanı katlettiler.

 
Haçlılar 1.Sefer sonunda; Kudüs’te haçlı krallığı ve bu krallığa bağlı olarak Antakya,Urfa ve Trablus Şam kontluklarını kurdular.Haçlılar İslam dünyasına yerleştiler.Bu sefer haçlıların en başarılı oldukları seferdir.Selçuklular,1.Seferden sonra batı Anadolu’dan orta Anadolu’ya çekildiler.Başkenti Konya’ya taşıdılar.

 

 2.Haçlı Seferi(1147-1149):

 
        Musul atabeyi İmadeddin Zengi 1144 yılında Urfa haçlı kontluğuna son verdi. Bu olay papanın 2.haçlı seferini başlatmasına sebep oldu. 2. seferi Fransa kralı VII.Lui ve Alman imparatoru III.Konrat gerçekleştirdi. İstanbul üzerinden Anadolu ya giren Alman imparatoru Selçuklu sultanı I.Mesut idaresindeki Türk ordusu tarafından Eskişehir’de ağır bir yenilgiye uğratıldı. Konrat canını zor kurtarıp İstanbul’a kaçtı. Bu durumu öğrenen Fransa kralı Ege sahillerinden Antalya’ya ,oradan da Suriye sahillerine geçti.Şam’ı kuşattı. Ancak başarılı olamayarak ülkesine geri döndü.

 

 3.Haçlı Seferi(1189-1192):

 
        Eyyubiler sultanı Selahaddin Eyyubi 1187 tarihinde Kudüs haçlı krallığını “Hıttin savaşı” nda yenilgiye uğrattı. Kudüs’ü geri aldı.Bu olay III.haçlı seferine sebep oldu. III.haçlı seferine Alman imparatoru Frederik Barbaros ,Fransa kralı Filip Ogüst ve İngiltere kralı Arslan yürekli Rişard katıldılar. Alman imparatoru T.Selçukluları’nın iç karışıklık içinde olmasından yararlanarak Anadolu’dan geçmeyi başardı. Ancak Göksu ırmağını geçmeye çalışırken boğularak öldü. Ordusu dağıldı. İngiliz ve Fransız kralları denizden Filistin ve Lübnan’a geldiler. Eyyubilerle üç yıl savaş yaptılar. Ancak başarılı olamadılar. Selahaddin Eyyubi ile barış anlaşması imzaladılar. Buna göre ;Hırıstıyanlar silahsız olarak Kudüs’ü serbestçe ziyaret edebileceklerdi. İngiliz kralı Rişard 200.000 askerle çıktığı sefer den ülkesine birkaç askerle dönebildi. III.Seferden sonra haçlılar Anadolu’dan geçme cesaretlerini kaybetmişlerdir.Diğer seferleri hep denizden gerçekleştirmişlerdir. Bu durumda, Anadolu Selçuklularının haçlılara vurduğu askeri darbeler etkili olmuştur.

 

 4.Haçlı Seferi(1204):

 
      Eyyubi hükümdarı Melik Adil’in Lübnan ve Suriye sahillerindeki haçlıların elinde bulu nan bazı kale ve şehirleri alması yeni bir haçlı seferine sebep oldu. Haçlılar İtalya’da toplandılar. Bu sırada Bizans imparatorluğunda taht değişikliği yaşandı. Tahtı kaybeden imparator haçlılara para vaad ederek yardım istedi. Haçlılar İstanbul’a gelince şehri yağmaladılar. İstanbul da Latin krallığı kurdular.Bizans hanedanı Anadolu’ya kaçtı. İznik ve Trabzon da iki ayrı devlet kurdular.Haçlılar İstanbul da aralarında Ayasofyanın da bulunduğu çok sayıda mabedi tahrip ettiler. İstanbul 1261 yılına kadar haçlıların elinde kaldı. Haçlıların İstanbul da yaptığı tahribat ve zulüm politikası Katolikler ve Ortodokslar arasındaki ayrılığı derinleştirmiştir. Haçlı seferlerinin başlamasına sebep olan Bizans devleti IV.haçlı seferinde ağır zarar görmüştür. Bu sefer İslam dünyasına ulaşamamıştır. 

 

 5-6-7-8. Haçlı seferleri:

 
     Bu seferler genelde Kudüs’ü geri almak amacıyla yapılmıştır.5.Haçlı seferi Eyyubilere karşı Macar kralı öncülüğünde yapıldı. Haçlılar başarılı olamayarak geri döndüler. 6.Haçlı seferini Alman imparatoru Frederik gerçekleştirdi. Haçlılar Eyyubilerle savaştılar. Kısmen başarılı oldular. 7.Haçlı seferini Fransa kralı Sen Lui düzenledi. Mısır’a gelen Fransız kralını Eyyubiler esir aldılar. Haçlılar başarılı olamadılar. 8. ve son haçlı seferi Napoli kralı tarafından Tunus’a yapıldı. Amacı İtalya sahillerine akınlar yapan Müslüman korsanları yok etmekti. Ancak başarılı olamadılar. 

 

 

 
UYARI:  Büyük haçlı seferleri 1270 yılında sona erdi. Ancak Osmanlıların Balkanlara geçmelerinden sonra tekrar başlamıştır.Osmanlılara karşı yapılan ilk haçlı seferi Sırp sındığı savaşına sebep olmuştur.

 

 Haçlı seferlerinin sonuçları:

 
      Haçlı seferleri İslam dünyası için olumsuz sonuçlar meydana getirmiştir. Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır yüzlerce yıl savaş sahası olmuştur. Türk-İslam devletleri büyük oranda mal ve can kaybına uğramıştır. İslam medeniyetinin gelişimi zayıflamıştır. Türklerin tüm Anadolu’yu fethi gecikmiştir. 

 
      Haçlı seferleri Avrupa devletlerini genelde olumlu yönde etkilemiştir. Bu seferlerin sonuçları dört başlık altında incelenebilir.

 
a-Siyasi sonuçları:

 
*Avrupa da feodal beylikler zayıfladı. Merkezi krallıklar güçlendi.Feodalite rejimi çöküş sürecine girdi.

 
*Türklerin İslam dünyasındaki nüfuzları arttı. Sebebi haçlılara karşı İslam dünyasını Türk devletlerinin savunmasıdır.

 
*Bizans imparatorluğu bir süre için Türk saldırılarından korundu.Anadolu’nun tamamen Türkleşmesi gecikti.

 

 b-Dini sonuçları:

 
*Avrupa da Kiliseye ve papa ya olan güven sarsıldı. Çünkü yanılmaz olduğuna inanılan papanın ve din adamlarının haçlı seferleri ile ilgili hiçbir açıklamaları doğru çıkmadı.

 
*Kiliseye olan güven sarsılınca skolastik felsefede zayıfladı.Bunun sonucunda önce hümanizm ardından ise Rönesans hareketleri başladı.Akılcı düşünce ön plana çıktı.

 
*Hırıstıyanlar ,Müslümanları yakından tanıdılar. Onlara karşı olan düşmanlıkları azaldı. Ancak Müslümanların Hırıstıyanlara tepkisi arttı.

 

 c-Ekonomik sonuçları:

 
*Haçlı seferleri doğu-batı ticaretinin gelişmesine sebep oldu. Akdeniz limanları önem kazandı. Özellikle Venedik, Ceneviz ve Napoli adlı İtalyan devletleri zengin oldular.

 
*Avrupa da hayat standardı yükseldi. Şehirler büyüdü. Sanayi gelişti.

 
*İslam dünyası ekonomik alanda olumsuz yönde etkilendi. Çünkü savaşlar İslam coğrafyasını tahrip etti. Şehirler yakılıp yıkıldı. Yalnız T.Selçukluları 13.yy başlarında gelişen doğu-batı ticaretinden olumlu yönde yararlandılar. Bu durum Moğol istilası ile sona erdi.

 

 d-Bilimsel ,Teknik ve Sosyal sonuçları:

 
  • Avrupalılar İslam uygarlığını yakından tanıdılar. İslam dünyasından akılcı düşünceyi öğrendiler. Bilimsel eserleri Avrupa’ya götürdüler.
  • Avrupalılar ; İslam dünyasında tanıdıkları kağıt, matbaa, pusula, barut ve Usturlap gibi teknik buluşları Avrupa’ya götürdüler. Bu teknik buluşların öğrenilmesi Avrupa da ;Rönesans, Reform ve coğrafi keşiflerin başlamasına sebep olmuştur.
  • Haçlı seferlerinden sonra Avrupa da köylüler feodal beylerin kölesi olmaktan kurtulma ya başladılar. Köylüler ayaklanarak feodal beylerin topraklarına el koydular.





 

 
          Sultan İbrahim 1648 de yeniçeriler ve Ulema(İlmiye) sınıfının katıldığı bir isyan neticesi tahttan indirildi. Oğlu 7 yaşındaki şehzade Mehmet tahta çıkartıldı.Sultan İbrahim feryat ve haykırışları eşliğinde iki cariye ile birlikte harem de bir odaya kapatıldı.
         Ulema Hanefi mezhebi fıkıh kitaplarına dayanarak şöyle bir fetva düzenlemişti:
"Aklı zayıf( Muhteli'l -akl) olanın saltanatı caiz değildir,aklı olmayan hükümdara bir şeyi anlatmak mümkün olmaz,Şeriat hükümlerine aykırı hareket eder,zulüm yapar,halkın mallarını müsadere eder,kan döker,ülkeye düşman ayağı basmasını önleyemez,bu nedenlerle sultanlık makamında oturamaz. Öte yandan "sabi akil" ma'sum(yani 12 yaşından küçük olan) padişah olabilir,bu takdirde vekil-i saltanat olan veziri,devlet işlerini görür.Validesi ( ve veziriazam) devlet işlerini onun adına yürütür."
          Sarayda bir daireye hapsedilen Sultan İbrahim'in gece gündüz ağlayış ve feryatları kesilmiyordu;Enderun halkı matem tutup aralarında,nasıl olur,bir padişah tahttan indirilip diri diri mezara konur,çıkarıp yeniden tahta oturtalım,diye dedikoduya başladılar.Dışarıda sipahiler arasında da bu gibi sözler dolaşıyordu.
          İbrahim'i tahttan indirenler,özellikle ulema bundan korkuya kapıldı. Ulema,yeniçeri ağaları ile konuşup İbrahim'in ortadan kaldırılmasına karar verdi; Şeyhülislam(müfti) Abdürrahim fetva verdi; müfti ve devlet erkanı,Veziriazam Sofu Mehmet Paşa,kadıaskerler ve yeniçeri ağaları bir arada saraya geldiler.Saray iç-oğlanları taraf taraf ağlaşıp kaçıştılar,İbrahim içeriden feryad ve figana başladı, " Siz ki benim ekmeğimi yiyenlersiz,aranızda bana merhamet ede kimse yok mu? diye bağırıyordu. Cellad Kara Ali bile kaçtı,durum çok nazikti;idamı bir an önce gerçekleştirmek gerekiyordu. Veziriazam ve müfti Abdürrahim cellad Ali'yi zorla odaya soktular,padişah kırmızılar giymiş,elinde Kur'an müftiye hitapla, "sini evvelce paşa, 'bir dinsizdir,depele' demişti,ben seni öldürmedim...İşte kitabullah,beni neyle öldürürsüz,zalimler!" diye haykırdı.Arkasından cellad Ali ve yardımcı Hammal Ali kemendi boynuna atıp yaşamına son verdiler.
          Sultan İbrahim infaz edilmeden önce müfti ve veziriazam çocuk padişahın huzuruna girmişler ve ellerinde bir hatt-i hümayun ile çıkmışlar. Hatta şunlar ferman olunmuştur:
"Pederim İbrahim Han bazı "hevadarları" yardımıyla bir "fitne ve fesad" çıkarmak üzeredir. Toplumun zarar görmesini önlemek için "nokta-i vücudu merkez-i şuhuddan nabud olup har-i azarı damene-i mülkü milletten izale olunsun." Sözde küçük sultan,anlaşılması güç bu sözlerle babasının katlini emrediyor! Mecliste bu padişah fermanını vezir ve müfti okudular;meşveret(danışma meclis) üyeleri ferman karşısında ,hayret içinde baş eğmek gerektiğinde birleştiler.
          Tarihin hep aydınlık yüzünü öğretmek genç nesilleri zararlı fikir ve kanaatlere sürükleyebilir. Tarihin karanlık yüzünün varlığını da bilmek gerekir. Tarihte ve günümüzde ak ve kara birlikte hayatımızı şekillendiriyor. Geçmişin hayat tecrübeleri ile toplumsal hayatın şekillendiğini bilmek önemlidir. Tarihin başarıları kadar acı dolu olaylarını da bilmek gerekir. Körü körüne bir tarih saplantısı, siyasi hayatı,sosyal hayatı çıkmaz sokaklara sürükleyebilir. İnsanlık tarihini ve kendi tarihimizi her yönüyle,akıl ve bilim ışığı altında araştırıp öğrenirsek,Cumhuriyet ve demokrasinin kıymetini anlarız diye düşünüyorum.
Not: Dönemin Türkçesi ile ilgili kelimeleri değiştirmedim. Depele,yiyenlersiz,Hammal öldürürsüz,... vs
  Halil İnalcık,Devlet-i Aliyye -II,s.260-263
0 

Yorum ekle

Yükleniyor

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol